English | Français
Erkin Üzerine
Yeni Büyük Bir Bestekar
Helen of Enehjlem, Refvudstadsbladet Gazetesi, Finlandiya

Eser, konser tarihi ve seslendirme bilgileri: Yaylı Çalgılar Dörtlüsü, 23 Ocak 1946; Birinci Senfoni, 2 Mayıs 1946.

Ulvi Cemal Erkin'in 23 Ocak 1946'da "Yaylı Çalgılar Dörtlüsünü ve 2 Mayıs 1946'da da "Birinci Senfonisini radyoda dinleyen Finlandiya'lı müzik yazarı Helen of Enehjlem Erkin'i kendi ülkesinde tanıtan övücü bir yazı yazmıştı. Refvudstadsbladet Gazetesi'nin yazarı olan Helen of Enehjlem'in yazısını aşağıda sunuyoruz.

"Radyo sayesinde bugünkü köy halkı kendi evinde eskiden yalnız XVII'inci asır Alman prenslerine nasip olan tarzda, oda müziğine kavuştu. Ayrıca harp bize her rastlanan yerde sanatı tatmayı öğretti. Bu yüzden çoğumuz radyoda iyi müzik dinlemek fırsatını kaçırmıyoruz.

23 Ocak 1946, radyoda akşam haberlerini dinledikten sonra Lahti istasyonu yayınlarından Motala yayınlarına geçerken Lahti ve Motola arasında bulunan Ankara'dan kulağıma hakikaten tahuti bir müzik aksetti. Bu öyle sürükleyici kuvvet ve güzellikte bir yaylı sazlar kuarteti idi ki dinleyen onu ancak Schumann'ın sol majör sonatının bıraktığı tesirle kıyaslayabilirdi. Bu eser müzik muhayyelesi ve sanatının tükenmez kaynaklarından fışkırmışa benziyor ve klasik Avrupa ananesine çok esaslı bir şekilde nüfuz edilmiş oludğunu isbat ediyordu. Kendimi müziğin ahengine kaptırarak sonuna kadar dinledim.

Bestenin üzerimde bıraktığı tesir o kadar kuvvetli oldu ki Ankara radyosundan notasını rica etmeye karar verdim. Radyo müdürlüğünden birkaç hafta evvel aldığım bir cevapta bu kuartetle arkasından dinlediğim pianolu küintetin Ankara Devlet Konservatuvarı profesörlerinden Ulvi Cemal Erkin isimli genç bir Türk bestekarı tarafından bestelenmiş olduğunu ve 23 ocaktaki konserde Kuartetin ilk umumi yayınlanması yapıldığı bildirilmekte idi.

1906'da doğan Bay Ulvi Cerkin yabancı memleketlerde tahsil gören beş modern Türk bestekarından biridir. 1925-1930 senelerinde Paris'te bulunmuş, ve 1942 senesinde bestelediği bir piyano konsertosu ile Halk partisi sanat mükafatını kazanmıştır. Bu eser 1943 de Berlin Filarmonisinde Fritz Zaun idaresindeki şehir orkestrası tarafından çalınmıştır. Konçertonun solisti Clara Schumann'ın memleketi olan Leipzig'te 1928-1931 senelerinde piyano tahsil etmiş ve oradaki müzik alemile temaslarda bulunmuş ve solist olarak konserler vermiş olan bestekarın karısıdır.

2 Mayıs'ta Bay Erkin'den aldığım bir mektupta en yeni eseri olan senfonisinin aynı akşam saat 21.30'da çalınacağı haberini sevinçle okudum. Aydınlık olan Mayıs geceleri radyo dinlemek için elverişli olmamakla beraber ve bütün parazitelere rağmen senfoninin yayımını başından sonuna kadar dinledim. Bu senfonide de individualite, aynı kuvvet ve aynı ihtimamlı çalışma göze çarpıyordu. Yalnız bu sefer Debussy'ye has olan orkestra imtizacını hisseder gibi oldum ki, bu da Paris'te tahsil görmüş bir müzisyen için gayritabii bir şey olmasa gerektir. Fakat Debussy'yi karakterize eden fazla yumuşaklık Erkin'de yoktur. Onu bilhassa temayüz ettiren cihet tahta nefesli sazlardan tercihen istifade etmesi ve böylece zengin dolu renkli ve sihirli bir eser vücuda getirmiş olmasıdır. Bay Erkin mektubunda bahsetmemiş olmakla beraber, senfoniden sonra dinlediğimiz bir piyano konçertosunun da onun eseri olması lazım gelir, çünkü bu muhteşem kompozisyonda bize yepyeni güzelliklerin ufuklarını açmıştır. Bu piyano konçertosu o kadar tam, yeni ve esaslı idi ki, dünyanın beklediği gün ağarması bu olsa gerektir. İşte Ulvi Cemal Erkin'in müziğinden doğan en kuvvetli tesir de budur.

Müzik alakasının fevkalade kuvvetli bulunduğu vatanımız gibi yüksek Kuzeyde bu müziği dinleyebilmek için ne yapmalıdır? Bu harikulade istidatlı genç bestekarı birkaç konser vermek üzere memleketimize davet etmek acaba mümkün değil midir? Kendisi de zaten Sibelius ve diğer Fin kompozitörleri tarafından neler vücuda getirilmiş olduğunu öğrenmek istemiştir. Sibelius ile Erkin arasında bir temas temin etmek bizim için de çok kıymetli olacaktır. Evvelce bir çok başka sahalarda rehber olduğunu isbat etmiş olan Finlandiya, büyük bir deha vaadinde bulunan genç bir bistekara böylece ilk kabul eden memleket şerefini kazanmış olacaktır.