English | Français
Erkin Üzerine
"Yaylı Sazlar Kuarteti, "Piyano İçin Ondört Parça
Mahmut Ragıp Gazimihal, 15 Mart 1938, Varlık dergisi.

"Varlık dergisinin 15 Mart 1938 tarihli sayısında çıkan bu yazı Ulvi Cemal Erkin'in bestelerine mercek tutuyor. Genç kompozitörlerin çalışmalarından söz eden genel bir girişle başlayan yazı, Erkin'in iki eseri üzerinde odaklanıyor.

"Ulvi Cemal'in Yeni Yazıları

... O vakitten [genç besteciler] beri neler yaptılar? Ankete, bir tesadüften istifade ederek Ulvi Cemal'den başlamak istedim.

Kendisinden sordum. Hep bildiğimiz tevazuu ile anlattı, hatta piyanosu ile zarif yapraklarından uzun uzun çaldı. Samimiyetle söylüyorum ki, bu arkadaşım cidden zarif ve sempatik bir yazısı var. Anadolu müziğini kendine göre duygulu bir anlayışı var; "mahalli renk araştırmasını seviyor.

Son yazıları şu iki parçadır:

1) "Yaylı Sazlar Kuarteti
2) "Piyano İçin Ondört Parça

Geçenlerde Ankara Radyosu'nda çalınan kuarteti, viyola ve viyolonseldeki armonik bir fon halinde konuşmaya başlıyor; pentatonik karakterdeki ilk tem, ikinci kemanda beliriyor. Ulvi Cemal müziklerinden pentatonik yapmış olmak üzere hiçbir dikkat sarfetmediği halde, Anadolu müziğinin pentatonik özünü, bilmeden, iyice sezmiş olduğu için, bu unsur kendiliğinden olarak adım başında meydana çıkıyor. Aynı pentatonik temi birinci keman dominanttan alıyor... Münavebe böylece devam ederken, ikinci fikir, basamak basamak önce viyolonselde ve arka arkaya öteki sazlarda beliriyor. Transisyonlardan sonra developmana geçiyoruz; yine pentatonik renkler var. Artık iki tem süperpoze bir hal alıyorlar. Deforme bir kılığa girinceye kadar iç içe ilerliyorlar.

Ağırca bir intermezzodan sonra reekspozisyona kısmı geliyor. İlk parçanın sonunda ikinci temin bir defa daha parlayıp sönmesiyle kısım bitiyor.

İkinci (Scherzo) da canlı ritim oynaşmalarıyla söze başlandığını görüyoruz: Şen bir müzik. Bunu tam bir tezad halinde yavaş yavaş bir parça takip ediveriyor; burada viyolonselin alto ile bir nevi kontrpuanlı olarak yine Anadolu'dan yanık bir ezgi çaldığını görüyoruz. Arkasından ilk ritim oyunları tekrar çıkıyor. Ve tekrar beliriveren başa ait bir desen ile parça bitiyor.

Andante, A, B, C, A bölmeleri halinde bir lied formudur. (C) kısmında; ikinci keman ile viyola ve viyolonselin tremoloları üzerinde birinci keman nefis bir recitatif dinletiyor. En sonra da, tem başlığını, merdiven halinde bir daha dinliyoruz.

Dördüncü kısımda (ki henüz çalınmadı), Karadeniz'in kemençe ve tulum seslerini taklit edebilmesi için birinci kemanın akordunu değiştirmek önceden düşünülmüştü. Fakat, kompozitör sonradan bundan vazgeçmiş, çünkü aynı şeyin ikinci kemanad da yardım görülerek, iki kemanda yapabileceği düşünülmüştür. Bunda tamamiyle Karadeniz oyun ritmini esas tutulmuş görüyoruz. Divabolik bir coşkunluk 3/8'lik yazılmış olmasına rağmen, içinde o oyunlara has 5/8, 7/8 aksaklarını yaşatılmış buluyoruz. Kuartet formu ile, Ulvi Cemal, müzik şekillerinin en gücüne el atmış oldu.

Umumiyeti bakımından üzerimde kuvvetli bir intiba bıraktı. Ulvi Cemal'in yazısında ritim kesinlikle cılız ve basit bir polifoni içinde sönükleşmiyor, bilakis kuvvetli çizgiler halinde, hak edilmiş bir halde ilerliyor; çünkü kendisini kuvvetli bir armonist ve piyanistik yazmasını seven bir artist olarak görüyoruz. Aksak tempolarda, akorlar-icabında-alabildiğine olgunlaşabiliyor, toklaşabiliyor.

Öteki "Ondört Piyano Parçasına gelince; bunlar yakında 18 parçayı bulacak, adı da ona göre değişecekmiş. Hepsini dinledim, piyano susunca memleket sesleriyle sarılmış bulunduğumu duydum; hepsinde Anadolu sesleri ve mahalli renk arama kaygusu esas; ikinci parça bir nevi kanun. Dördüncü, bir halk türkümüzüna rmonizasyonu ki ondördüncü parça yine bu ezginin başka bir şekilde armonilenmişidir. Parçaların herbirinde piyano maharetine ait başka bir fakülteyi belirtecek bir unsur esas tutulmuş. Altıncı parça ise yine öz bir pentatonik; nükteli bir marş ritmi gösteriyor. Sekizinci parçada da benzer bir nükteci ritim var. Yedinci parça, sağ el figürasyonları altında tekerrürlü bir melodi ki, çok şairane. Onuncu parça, tek bir not pedalı üzerinde ağır bir anadolu uzun havasıdır. Onbirinci, bol bir ritim nehri halnide dalga dalga coşarak akıyor; oyun havası halinde. Ritmin durmadan değişmesine rağmen umumundan 5/8 intbaını alıyoruz. Onikincisi yine bir halk türküsü. Onüçüncü bir nevi artistik piyano etüdü.

Genç kompozitör bu yazılarında eski "Beş Damlasaına nazaran geniş ölçüde tenevvü gösteriyor. Şahsen Beş Damla'nın bir iki parçasına zaten vurgundum; fakat yeni yazılarındakli buluşlarla onlardan da çok gönül kapıyor.

Ulvi'nin müziği hakkında umumiyetle diyebiliriz ki; çığırı derinliğe ve mistiğe doğru gitmiyor. Satıh üzerinde yayılıyor; ince veya zarif, coşkun veya yanık tezatlarını seviyor. Bolsesliliği, canlı ritimleri seviyor. Majör ve minör kaygusuna bel bağlamamasına rağmen mutlak surette tonal olan bir yazı; klasik tonalitenin dışına "atonal yoluna sapmış olmak üzere çıkmıyor; belki bilmeden Türk tonalite zevkine yaklaşmak kaygusu ile çıkıyor. Çığırı her yer için orijinaldir; çünkü Anadolu sesini esas tutuyor, yurdumuzdan olmaya da yepyeni gelecek renkler veriyor. Bu orijinallik bizler için "milliliğin ta kendisidir, Türk müziğinin damgasıdır. Bazı yazı tarzlarında Fransız yenilerine, empresyonistlere temayül gösteriyor. Müteferri ve daha ziyade piyanistik maniyerlere ait olan bu kaçışlar dışındaki umumi fon, Anadolu ezgisidir, bu ezginin en şen olanlarından çıkarılmak istenen çok ritmik bir armonidir.

Ulvi Cemal, taslak çizgilerini gösterdiğimiz muayyen bir tarzdan (ta başlangıçtan beri) hiç ayrılmadı, binaenaleyh yalnız bu tarzı duyuyor; samimiyeti yalnız böyle bir tazda bulduğuna göre de, çığırı hiç değişmeyecek demektir. Bakalım... "